Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC), 2024 yılında hipertansiyon kılavuzunu yenileyerek, hipertansiyonun tanısı, tedavisi ve yönetimi konularında önemli değişiklikler yaptı. Bu kılavuz, özellikle hipertansiyon hastaları ve sağlık profesyonelleri için yol gösterici olup, hastaların daha iyi yönetimini hedefliyor.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Kardiyoloji Enstitüsü’nde görev yapan ve Türk Kardiyoloji Derneği Hipertansiyon Çalışma Grubu Yönetim Kurulu Üyesi olan Doç. Dr. Veysel Oktay kılavuzda önemli gördüğü yerleri CorPal için özetledi.
1. Kan Basıncı Ölçümü
Kan basıncı ölçümünde doğru sonuca ulaşmak için kalibre edilmiş cihazların kullanılması gerektiği vurgulanıyor. Ofiste yapılan tek seferlik ölçümler, hastanın stresine bağlı olarak yanlış sonuçlar verebileceğinden, kılavuz ofis dışı kan basıncı ölçümlerini (evde ya da ambulatuvar) öneriyor. Bu yöntemler, beyaz önlük hipertansiyonu ve maskeli hipertansiyon gibi durumları tespit etmek için oldukça önemlidir. Eğer ofis dışı kan basıncı ölçüm yöntemleri kullanılamıyorsa, tekrarlayan ofis ölçümleri ile tanı konulmalıdır.
Atriyal fibrilasyon gibi düzensiz kalp ritmine sahip hastalarda, otomatik kan basıncı cihazlarının kullanımı konusunda dikkatli olunmalı ve manuel oskültasyon (steteskopla dinleme) tercih edilmelidir. Hipertansiyonun ilk değerlendirmesinde, ortostatik hipotansiyon (ayağa kalkınca ani tansiyon düşmesi) olup olmadığı mutlaka araştırılmalıdır. Bu durum, özellikle yaşlı hastalarda sık görülebilen önemli bir risktir.
2. Yüksek Kan Basıncı Ölçümünün Sınıflandırılması ve Kardiyovasküler Risk Değerlendirmesi
Kılavuz, yüksek kan basıncının tedavisinde, hastanın genel kardiyovasküler riski göz önüne alınarak riske dayalı bir yaklaşım benimsemektedir. Örneğin, orta-ileri düzey böbrek yetersizliği, kardiyovasküler hastalık öyküsü, diabetes mellitus veya ailesel kolesterolemi gibi risk faktörleri olan hastalar, daha yüksek risk grubuna dahil edilmelidir.
SCORE-2 ve SCORE2-OP kardiyovasküler risk skorları, 10 yıllık kardiyovasküler risk hesaplamalarında kullanılmalı ve bu skoru %10 veya daha yüksek olan hastalar yüksek riskli grupta değerlendirilmelidir. Bu özellikle 60 yaş altı ve tip 2 diyabet hastaları için geçerlidir. Ayrıca, hamilelik sırasında ortaya çıkan komplikasyonlar (örneğin gestasyonel diyabet veya hipertansiyon), cinsiyet bağımlı değişkenler olarak kabul edilmeli ve bu durum, orta risk grubundaki hastaların risk sınıflamasında bir üst gruba alınmasını gerektirebilir.
Eğer hastanın 10 yıllık kardiyovasküler risk değerlendirmesi yetersiz kalırsa, daha ileri değerlendirme araçları kullanılabilir. Bunlar arasında koroner arter kalsiyum skoru, yüksek duyarlıklı troponin testleri veya karotis/femoral plak varlığı araştırılabilir. Bu ek testler, özellikle belirsiz vakalarda önemli bilgiler sağlayabilir.
3. Hipertansiyonun Tanısı ve Altta Yatan Nedenlerin Araştırılması
Kılavuz, hipertansiyon tanısının erken dönemde konulması gerektiğini ve özellikle 40 yaş altı bireylerde kan basıncı taramalarının üç yılda bir yapılması gerektiğini vurgulamaktadır. 40 yaş ve üstü bireylerde ise bu taramalar her yıl yapılmalıdır.
Dirençli hipertansiyon (ilaçlara rağmen kontrol altına alınamayan tansiyon) hastalarında tedaviye uyumun sorgulanması gerektiği belirtilmiştir. Bu hastalarda, kullanılan ilaçların kan veya idrar metabolitleri incelenerek, hastanın ilaçlarını düzenli alıp almadığı tespit edilebilir. Eğer dirençli hipertansiyon varsa, bu hastalar hipertansiyon konusunda uzmanlaşmış merkezlere yönlendirilmelidir.
Hipertansiyon tanısı konulan tüm hastalarda, özellikle primer aldosteronizm gibi hormonal bozukluklar açısından tarama yapılmalıdır. Ayrıca, sekonder hipertansiyonu düşündüren bulgular mevcutsa, hastalar bu nedenler açısından detaylı bir şekilde araştırılmalıdır.
Kılavuz, hipertansiyon tanısının erken dönemde konulması gerektiğini ve özellikle 40 yaş altı bireylerde kan basıncı taramalarının üç yılda bir yapılması gerektiğini vurgulamaktadır. 40 yaş ve üstü bireylerde ise bu taramalar her yıl yapılmalıdır.
4. Hipertansiyonun Tedavisi ve Önlenmesi
Hipertansiyon tedavisinde yaşam tarzı değişikliklerinin önemi her zamankinden daha fazla vurgulanmaktadır. Kılavuz, özellikle erken yaşlardan itibaren şeker ve şekerli gıda tüketiminin kısıtlanmasını öneriyor. Bu kısıtlama, günlük toplam kalori ihtiyacının %10’unu geçmeyecek şekilde ayarlanmalıdır. Ailede hipertansiyon öyküsü olan bireylerde ise, geç çocukluk ve ergenlik döneminden itibaren hipertansiyon taramaları yapılmalıdır.
Orta ve ileri düzey böbrek yetmezliği olmayan hastalarda günlük potasyum alımı artırılmalıdır. Bu, tansiyonun düzenlenmesine yardımcı olabilir. Hipertansiyon tedavisine başlarken, tansiyon ilaçlarının günün herhangi bir saatinde alınabileceği belirtilmiştir, bu da hastaların tedaviye uyumunu kolaylaştırmaktadır.
10 yıllık kardiyovasküler hastalık riski yüksek olmayan hastalar için başlangıç tedavisi olarak yaşam tarzı değişiklikleri önerilmektedir. Ancak, yüksek riskli hastalarda (10 yıllık risk yüksek ve 3 aylık yaşam tarzı değişikliklerine rağmen tansiyonu >130/80 mmHg olanlarda) antihipertansif ilaç tedavisine başlanmalıdır. Tansiyonu 140/90 mmHg üzerinde olan hastalarda ise kardiyovasküler riskten bağımsız olarak ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişiklikleri birlikte önerilmektedir.
10 yıllık kardiyovasküler hastalık riski yüksek olmayan hastalar için başlangıç tedavisi olarak yaşam tarzı değişiklikleri önerilmektedir.
Kılavuz, tedavi sürecinde yaş faktöründen bağımsız olarak tedaviye devam edilmesini önermektedir. 85 yaş ve üzeri hastalarda veya ortostatik hipotansiyon gibi durumların varlığında kan basıncı sadece >140/90 mmHg olduğunda tedavi önerilmelidir.
5. Özel Hasta Gruplarında Hipertansiyon Yönetimi
Yeni kılavuzda, genç erişkinler, gebeler, kırılgan yaşlılar ve kronik böbrek yetmezliği gibi özel hasta grupları için spesifik tedavi önerileri bulunmaktadır.
Genç Erişkinler: 40 yaş altı hipertansiyon tanısı konulan hastalarda sekonder hipertansiyon nedenleri mutlaka araştırılmalıdır. Özellikle obez olan hastalarda uyku apnesi gibi durumlar ekarte edilmelidir.
Gebeler: Gestasyonel hipertansiyon ve preeklampsi riski olan hastalar için kadın doğum uzmanları ile iş birliği yapılarak düşük yoğunluklu egzersizler önerilmelidir. Bu durumun yönetimi, gebelikte hipertansiyonun önlenmesi açısından kritik öneme sahiptir.
Kırılgan Hastalar: 85 yaş altı, orta-yüksek düzey kırılgan olmayan hastalarda hipertansiyon tedavisi diğer erişkinlerle benzerlik göstermelidir. Ancak, 85 yaş üstü ve kırılganlığı yüksek olan hastalarda uzun etkili kalsiyum kanal blokerleri veya RAS blokerleri tercih edilmelidir. Bu hastalarda kan basıncını yeterince düşüremeyen tedavilere düşük doz diüretik eklenebilir.
Kronik Böbrek Yetersizliği: Kronik böbrek yetmezliği olan ve glomerüler filtrasyon hızı (GFR) >20 ml/dk olan hastalarda, SGLT-2 inhibitörleri kardiyovasküler sonuçları iyileştirdiği için önerilmektedir.
Sonuç
2024 ESC Hipertansiyon Kılavuzu, hipertansiyon hastaları için kapsamlı ve güncel tedavi yöntemlerini sunarken, risk değerlendirmesi ve yaşam tarzı değişikliklerinin önemine de vurgu yapmaktadır. Kılavuzda, hipertansiyonun tedavisi, yaşam tarzı önerileri ve kardiyovasküler risk yönetimi üzerine yapılan yenilikler, hastaların tedaviye uyumunu artırmayı ve kardiyovasküler olayları önlemeyi hedeflemektedir. Her hasta grubuna özel tedavi yaklaşımları, bu hastaların sağlığını optimize etmeye yönelik olarak kılavuzda detaylandırılmıştır.
Comments